Mimarlar hep farklı olanın arayışındadırlar. Bu yüzden evlenmeye karar verdiğimizde, bizim de ilk aklımıza gelen “farklı ne yapabiliriz?” sorusu oldu.. Sonuçta yapılabilecek şeyler belli.. Herşeyden öte bir rutin var. Google'a bile aratıldığında çıkan birbirinin aynısı listeler.. 1. mekan bul, rezervasyon yap. (ama önce kişi sayısı ne olacak? onu hesapla.. ya da bütçene göre kişi sayısını azalt.) 2. ne giyicen? Gelinlik? (damatlığı salla, zaten 4-5 marka var gidip alabileceğin model ve seçenek belli.. 3. ev-mobilya durumu? 4… diye gidiyor.. Bizim durum ise biraz farklıydı.
Aynı dönemde yaz için yıllık iznimde İtalya'ya çıkartma planları yapmış, aklımda Roma, Floransa, Venedik, Milano hayalleriyle geziniyordum. Bu sıralarda sevgilim şehirdışında bir projeyi yürütüyordu ve ben de şantiyeye gönderilmiştim. 2-3 haftada bir yalnızca 2 gün görüşebiliyor, şantiyeden dolayı sürekli mesaiye kalıyor ve aşırı derecede yoruluyordum. Ama olsundu.. Ev ve süper bir tatil nasılsa cepteydi…
Derken sevgilimin tatili fırsat bilip evlilik teklifi etme planları ile ilgili ipuçları elde ettim. Sonradan öğrendim ki evlilik teklifinden sonra süpriz nikah ayarlamayı düşünmüş. Bu gerçekten çok farklı ve güzel bir fikirdi. Amma velakin annem Gezgin Figoş'umun bir lafı vardır “isterseniz kutuplarda evlenicem deyin, yine de gelirim…” Onsuz böyle bir süprizi kabul edemezdi. Ayrıca evrak işleri başta olmak üzere sevgilimin gizlice yürütmesi gereken birçok iş ortaya çıkıp, şehir dışında olduğundan bunları halletmesi imkansızlaşınca süpriz ortaya çıkmış oldu.
İlk iş İtalya'daki Türk konsolosluğu ile görüşmelere başladık. Sadece iki seçeneğimiz vardı. Ya Roma'daki büyükelçilik'te ya da Milano'daki başkonsoloslukta evlilik işlemi yapabilirdik. Ne mailler, ne facebook'tan mesajlar, ne uluslararası telefon görüşmeleri.. sonuca varamadık bir türlü. Sonradan öğrendik ki yeni atanacak olan Büyükelçi ve ağustos ayında yapılacak olan seçimler dolayısıyla işlemler askıya alınmış. Yani bir anda tüm hayaller suya düştü.
Derken eşimin, bir arkadaşı İtalyan eşiyle orda belediye sarayında evlendiklerini, bizim de evlenebileceğimiz ile ilgili tüyo verince yine araştırmalara başladık. İtalya'da özellikle yabancıların evlenebilmesi ile ilgili birçok organizasyon şirketi olduğu, hatta bunun üzerine bir turizm olduğunu keşfettik. Aynı dönemde eşimin Milano'da okuyan arkadaşı Serap ve erkek arkadaşı Harold ile yazışıp durumu anlattık. Belediye sarayı konusunda herhangi bir mekan düşüncemiz yoktu. Çünkü seçenek çoktu. Ancak araştırmalarımız sırasında Sala Rossa'nın resimlerini görünce vurulduk. Harold da Floransa'daki Palazzo Vecchio ile hemen irtibata geçti ve işlemlerle ilgili aracı oldu. Yurtdışında evlilik için aracı şirketlerle anlaşabilirsiniz, çünkü bürokrasi Türkiye'den de fena durumda. Özellikle İtalya'da ingilizce bilen yok. Neyseki Harold vardı… O olmasa bizim için de işler çok farklı olurdu muhtemelen..
19 Temmuz günü sabahı… Çantalar hazır, vakit geldi, evden ayrılma zamanı… En başından beri adetlerden hoşlanmadığım halde, annemin ve Cansu'nun eşsiz fikirleriyle beni kandırmayı başarmışlardı. Modernize evden kız çıkarma :) Üzerimde Mango'dan aldığım gayet düz beyaz bir elbise (ki sonradan save-the-date'de de giymek zorunda kaldım… detaylar Floransa yazısında..), üzerimde kot ceketim ve başımda ucuna küçük beyaz bir duvak olan çiçekli tacım… gelin paraları, lavanta ve pirinçler atılarak, gözyaşları eşliğinde evden uğurlanışım. O duygu selinden çıkabilmemi sağlayan şey de işte tatil kafası oldu.
Yazın en civcivli zamanlarında, o güne kadar mevsim normalleri üstünde seyreden hava nedense birden akacak zamanı buldu ve İstanbul'u resmen sel götürdü. İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna havalimanına ucu ucuna yetiştik. Tacım oldukça ilgi gördü ve dün evlendik, bugün balayına gidiyoruz gibi algılandı. Diyemedik ki evlenmeye gidiyoruz :))
İlk durağımız Milano ve artık kafamızı boşaltma vakti. Tamamen tatile konsantre olmuş vaziyetteyiz…
İtalya çıkartması detayları için linke bakabilirsiniz…