28 Aralık 2012 Cuma

aralık ayı, o kadar uzun geldi ki bu yıl. bitmek bilmedi bir türlü. 2012 iyi gelmedi bana hiç. sevemedim de… bn de kendime yeni yıl hediyesi olarak geçen hafta uçak bileti aldım, tabi patronum izin verince. ofisten çıkarken “nereye gidiyosun, eve mi?” diye soranlara “Londra'ya” demek ve yüzlerindeki şaşkınlığı seyretmek çok keyifliydi. yoğun kar yağışı nedeniyle uçağım önce 02.00'ye ardından da 04.00'e ertelenmesine rağmen, bir başka uçakta tesadüfen kalan boş koltuğa talip oldum ve kendimi 15dk içinde Londra'ya uçarken buldum!.. Cansu'nun şaşkınlığı dillere destandı. çok özlemişizz birbirimizi. yalnızca 2 saatlik uykuyla geçirdiğim önceki güne rağmen sabahın 4üne kadar konuştuk. 
londra'yı, londra'da olmayı ne çok özlemişim!.. sokaklarını, caddelerini, restoranlarını… hepsini, herşeyi… hydepark'da kurulan winterwonderland'e bayıldım. çocuklar gibi eğlendik, dans ettik… power tower'a bindim. saniyeler içerisinde bir gökdelenin tepesine çıktığınızı ve sonra yer çekimine bırakıldığınızı düşünün. orda yaşadığım anlar aklıma geldikçe hala içim çekiliyor ama inanılmaz bir deneyimdi. olur da bir gün uçaktan paraşütsüz atlayacak olursam, heralde böyle birşey yaşarım. power tower'ın etkisinden kurtulunca, buz pistine göz diktik ancak bnm orada bulunacağım hiçbir gün ve saate bilet kalmamış! neyseki her yerde ayrı ayrı buz pistleri kurulmuş. national history museum'un bahçesindeki piste bayıldık. bilet fiyatları hepsinde biraz tuzlu ama denemeden geçilmemesi gereken bir deneyim. çok keyifliydi. keşke istanbul'da da pistler kurulsa, paten yapabilsek. 
ikinci el pazarları, mağazalar ama çokça restoranlar, değişik mekanlar ve birbirinden lezzetli yemeklerin geçit töreni gibiydi Londra… çok güzel bir haftasonunun ardından, gelirken yaşadığım şansı evde bırakmış olmalıyım ki uçağımı kaçırdım! check-in desklerin yalnızca 5dk önce kapanmış olması çok büyük talihsizlikti. üzerimdeki şoku atlatınca biletimi yanmaktan kurtarabildim. ertesi gün ilk uçakla istanbul'a geri dönüp kendimi işe ışınladım.
tanrımmm!!! bu kadar güzel birkaç günden sonra birikmiş işler, yapılması atlanmış konuşmalar, mailler, mailler, mailler… söylememe gerek var mı bilemiyorum pazartesiden beri mesai yaptım. yoğun geçen bir haftayı cuma günü yaptığımız yeni yıl partisiyle kapattık. hepimize iyi geldi, kafamız dağıldı. bu hafta bekliyorum, bakalım ne koşturmacalar bekliyor beni. öyle ya sakin geçen tek günüm var mı benim, hiç hatırlamıyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder