31 Aralık 2011 Cumartesi


2012'nin herkese sağlık, başarı ve mutluluk getirmesi dileğiyle…
yeni yılınız kutlu olsun!!!
yeni yıl hazırlıklarıyla iyi gider…
yıllar evvel evimden çok uzaklarda, hiç tanımadığım insanların yanına çalışmaya gitmiştim, bir süreliğine… güzel günler yerini hayli streslilerine bıraktığında farketmiştim bu şarkıyı. ewet eski ve bilindik bir şarkıydı ve muhtemelen tracy chapman yorumunu dinlemişsinizdir. ama bu yorumu yapan kimdi bilmiyordum hiç. ekipteki eskilerdenmiş… öyle demişlerdi. sanki isimsizmiş gibi… 
ne uykusuz geçirdiğim geceleri, ne de dinlemeden çalıştığım günleri hissettim. denizle kucaklaşan terasta yalnız çalışırken karşıladım doğup batan ay ile güneşi… yanımda bir tek bu şarkı vardı, günlerin çabucak geçeceğini müjdeleyen…

30 Aralık 2011 Cuma

arabalarda niye inadına deri koltuk kullanılır hiç anlamam… bi kere yazın inanılmaz sıcak olur. bacağınız oranız buranız yanar… ikincisi kışın inadına soğuktur. donarsınız… üstelik deri kumaş kaplaması için normal ederinin üzerine bir ton para daha dökersiniz… neden peki? paranızla rezil olmak adına!!! 
peki konuya nerden geldik diyebilirsiniz… ya da noldu da aklına geldi birden…
geçen akşam ofisten çıkmış, ayağımda 14cm'lik topuklularımla yeni yıl alışverişimi beyoğlu'nun klasikleşmiş insan kalabalığı içinde zar zor halletmiş, dolmuş kuyruğunda uzun süre bekledikten sonra nihayetinde binebildiğim dolmuşun deri koltuklarında çektiğim ızdırap sonrası konuya gelmiş bulunuyorum. üzerimde deri birşey olmadıkça o koltukta oturmak imkansızdı. zaten arka sıra olarak komple kaydık. ne viraj ne düz yol… farketmedi… aracın yarattığı her artçı sarsıntıda, boy endeksine göre kalça boyutlarımı da göz önüne alınca teknik olarak 3 ila 5 dk içinde tamamen kapının önüne yatmış olmam kaçınılmazdı. hele de ani frenler bu süreyi yalnızca bir refleks kadar kısa bir süreye düşürebiliyordu… 
çılgın şoförümüzün trafiğe takılmasına nasıl şükrettiğimi tahmin edersiniz. artık kapı tarafındaki koltuklara oturmuyorum =)

29 Aralık 2011 Perşembe

önceki gece, rüyamda ofisteydim!!! bütün günümü geçirdiğim yetmediği gibi kendime ayırabildiğim kısıtlı tek zaman dilimi olan rüyalarımda da burda olduğumu görmek korkutucu!!! son günlerde işimin bütün hayatımın kapladığından bahsediyorum. ki son örnek de bunu destekler nitelikte. önümüzdeki ay için yaptığım programlar için sabırsızlanıyorum. başka türlü bu moddan çıkış zor gibi gözüküyor. ay sonu geldi ama bir türlü diğerine geçemiyoruz. =) zaman inadına yavaş akıyor sanki…

26 Aralık 2011 Pazartesi

uzaklaştığını düşünmesem de sesinde, konuşmasında beni kendinden uzak tutan şeyler vardı. bir olur, iki neyse ama sonra… ters giden neydi? beynimi yiyen sorularla baş başa geçen birkaç günün sonunda bu hep böyle mi gidecek korkusu geldi oturdu… hatta baş köşeye yerleşmeye yeltendi. kimse benim mekanımda ahkam kesemez! ‘o korku hemen gidecek’ dedim. ama nasıl? 
bazı şeyleri güzellikle halledemeyeceğinizi hissedersiniz. diklenirseniz baştan faul yapmış olursunuz. ee peki? sonra? napmalı yani… bilinmezliğin sessizliğine gömüldüm. sustum… başka ne yapabilirdim ki? 
sonra… yağmurlu geçen kasvetli gri gökyüzü aydınlandı. beyaza büründü. ardından ilk kar taneleri düştü, en umutsuz olduğum anda. ona verdirdiğim söz geldi aklıma. bir işaretti işte bu. korku usulca çekildi yerini sukunete bıraktı. paylaşım ve huzur gelinceye dek yerini doldurdu. empati dedi ki, kendine baktın mı son günlerde? sonra elime bir ayna aldım, inceledim epeyce. sonra anladım ne demek istediğini… 
velhasıl kelam, önce aşk geldi… ardından da paylaşım… onlar sahneyi huzura bırakırken gökten üç elma düştü. ben istediğimi aldım, hepsi sizin olsun…

23 Aralık 2011 Cuma

dün gece iş çıkışı çukurcuma'nın yokuşlarına kaptırmış kendimi, inerken tophane'ye önüm kesildi, tophane-i amire'nin yeri soruldu, üstelik tam da önünde. durum ikinci kez tekrarlanınca tophane-i amire'de neler oluyor suali düştü aklıma… iş hayatı yüzünden bu kadar mı kopmuşum hayattan. hiç dikkat etmemişim nerde señor Dali diye… 
sevgili okulum mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi'nin ev sahipliği yaptığı Salvador Dali sergisi, Rene Magritte, Andy Warhol gibi dünyaca ünlü sanatçıları koleksiyonunda barındıran InArtis ile Kült işbirliğinde gerçekleştiriliyor. 
121 adet eserin yer aldığı sergide 20. yüzyıla damga vurmuş Dali‘nin, “İlahi Komedya”, “Sürrealizm İzleri”, “Gala ile Akşam Yemeği” adlı 3 ayrı başlıktaki eserleri yer alıyor. tophane-i amire'nin büyülü atmosferinde dün açılışı yapılan sergiyi 26 Şubat'a kadar görebilirsiniz. 

20 Aralık 2011 Salı

gün evde kalma günüydü aslında, sevgiliyle geçirilmesi gereken bir gündü bugün… tüm gün battaniyenin altından hiç çıkmadan ve nostaljik filmler izleyerek geçirilesi bir gündü… sıcak çayın ısıttığı bedenlerin yağan yağmurun ıslattığı camlara bakarken üşüyeceği bir gündü. 
gün battı sisli gri bir havanın ardından… karanlık çöktü üstüne. kocaman bir karanlık… kulaklarım uğulduyor artık, ve başımda dayanılması güç bir ağrı… gittikçe şiddetini arttıran, katlanamadığım bir hal… 
artık uyumak istiyorum. biraz olsun uyumak, saatin kaç olduğunu, ya da kaçta uyanacağımı bilmeden… 

15 Aralık 2011 Perşembe


iş hayatım, sosyal yaşantımı katletmeye devam ediyor. aralarında tam bir mutabakat sağlayamasam da barış görüşmeleri devam ediyor. güne erken başlamak, uyumama müsade etmese de, güneşin doğuşuna ve batışına şahit olmamı sağlıyor. otobana yansıyan güneşin ilk ışıkları uyandırıyor mesela. ama en çok gün bitimini seviyorum sanırım. mutfağın penceresi bir tablo çerçevesi misali, içine batan güneşin kızıllığında uzanan galata kulesini koyduğunda tüm yorgunluğum uçup gidiyor. bir de jay kay var… o bir meditasyon biçimi. her sabah bir ölçü alınası… ahhh öğlen oldu bile nerdeyse. hadin ben kaçtım.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Sadi Ozis ve Kare Metal Retrospektif Sergisi
Prof. Sadi Öziş’in tasarladığı Türkiye’nin ilk metal mobilyalarının yer aldığı ve Türk tasarım tarihinin bir dönemine kapı aralayan “Sadi Öziş ve Kare Metal Atölyesi” sergisi dün akşam bir kokteyl ile Tophane-i Amire Kültür Merkezi'nde açıldı. 
6-17 Aralık 2011 tarihleri arasında Tophane-i Amire Kültür Merkezi'nde açık olacak sergi, 20-30 Aralık tarihleri arasında ise Üniversitenin Osman Hamdi Sergi Salonu'nda izlenebilecek. Sergide, Prof. Sadi Öziş'in İlhan Koman ile birlikte açtığı Kare Metal Atölyesi'nde yaptığı Türkiye'nin ilk metal mobilyaları dışında, 60 yılı aşkın sanat yaşamının farklı dönemlerinden resim, heykel, bakır panolar gibi eserleri de bulunuyor.