19 Ekim 2011 Çarşamba

ÖZGÜR RUHLU, PEMBE SAÇLI KIZ…

tesadüf eseri tanıştım ben Merve'yle. üniversite yıllarımın çok başlarında, aynı workshop'a katılmıştık. o zaman biz dört kişilik bir gruptuk. 5dk içinde birbirimize ısınmış, 1sa içinde de aynı odada kalmaya karar vermiştik. tüm programı baştan aşağı değiştirtmiştik. şaker pembe renkli saçları, üzerindeki rockçı havası (!) ve kendinden emin hali etkilemişti belki de beni. bahçeşehir üniversitesi'nde mimarlık okuyordu. fotoğraf çekiyor, rakı içiyor ve arkadaşlarıyla kurdukları grupta şarkı söylüyordu. en azından bir zamanlar söylermiş… o benim özgür kızımdı… yapmak istediklerim, olmak istediğimdi… 
kendime en yitik olduğum dönemde tanışmıştık aslında. neden bilmiyorum, bana benden daha çok güveniyordu. sözünü sakınmadan dürüstçe söylerdi ve yapabileceklerimi önüme sermişti. o kuralsızdı ve tüm zincirlerimi o kırmıştı. içinde sıkışıp kaldığım tüm kuralları o yıkmıştı. hep daha iyisini yapabileceğimi ve hep en iyisini elde edebileceğimi gösterdi. ilk mimari fotoğraflarımı onunla çekmiştim. iyi fotoğraf çekebileceğimi bile onunla farketmiştim. belki tüm bunlar olurken o bile farkında değildi yaptıklarının da, sonuçlarının ne olacağının da… ama o benim içimdeki özgür ruhtu. 
yıllar içinde çok az kere görüşebildik. son görüşümde pembe saçlı kız yerini Merve'ye bırakmıştı. son görüşme beni sevindirdiği kadar bir o kadar da afallatmıştı. çünkü o büyümüştü. ben de büyüdüm sanıyordum ama belli ki hep küçük kız olarak kalmışım. buluşmamızda da o hallerimizi bulmayı ummuştum. 
aradan bir yıl geçti ve Merve evlendi! gece boyunca ben de geçen zamanı, yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı gözden geçirdim. sonra dönüp kendime baktığımda, benim de artık içimdeki özgür ruhu serbest bırakma vaktimin geldiğini hissettim. yakın bir zamanda belki ama hemen değil… o ruhu geç elde ettim. onu bırakmaya da büyümeye de hazır değilim daha….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder