26 Aralık 2011 Pazartesi

uzaklaştığını düşünmesem de sesinde, konuşmasında beni kendinden uzak tutan şeyler vardı. bir olur, iki neyse ama sonra… ters giden neydi? beynimi yiyen sorularla baş başa geçen birkaç günün sonunda bu hep böyle mi gidecek korkusu geldi oturdu… hatta baş köşeye yerleşmeye yeltendi. kimse benim mekanımda ahkam kesemez! ‘o korku hemen gidecek’ dedim. ama nasıl? 
bazı şeyleri güzellikle halledemeyeceğinizi hissedersiniz. diklenirseniz baştan faul yapmış olursunuz. ee peki? sonra? napmalı yani… bilinmezliğin sessizliğine gömüldüm. sustum… başka ne yapabilirdim ki? 
sonra… yağmurlu geçen kasvetli gri gökyüzü aydınlandı. beyaza büründü. ardından ilk kar taneleri düştü, en umutsuz olduğum anda. ona verdirdiğim söz geldi aklıma. bir işaretti işte bu. korku usulca çekildi yerini sukunete bıraktı. paylaşım ve huzur gelinceye dek yerini doldurdu. empati dedi ki, kendine baktın mı son günlerde? sonra elime bir ayna aldım, inceledim epeyce. sonra anladım ne demek istediğini… 
velhasıl kelam, önce aşk geldi… ardından da paylaşım… onlar sahneyi huzura bırakırken gökten üç elma düştü. ben istediğimi aldım, hepsi sizin olsun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder