10 Ekim 2014 Cuma

FLORANSA



image

Floransa'nın benim için anlamı hep çok başka olmuştur. Toskana'nın kalbi, Medici'lerin vatanı, ortaçağın en güzel şehridir. Milano'dan Floransa'ya 3-3,5 saatlik bir zaman içinde varmıştık. Ancak İtalya'da her zaman aksilik ve macera yaşama ihtimaliniz yüksektir. Burda da sonradan çok gülsek de yaşarken oldukça stres yaşamamıza sebep olan çeşitli sorunlar bizi buldu. 
24 Temmuz'daki nikahımız için birkaç gün öncesinde Floransa'ya gelecek, resmi evrak işlerini halledecek, tüm aile ve fotoğrafçılarımız ile buluşacak, save-the-date çekimlerini yapacak ve evlenip tatile devam edecektik. 21 ve 22'si için kimse gelmeden daha küçük bir otelde kalacak, 23'ü ve 24'ü akşamı için ise daha güzel bir otel ayarlamıştık. 


image

Floransa'ya vardığımızda, ilk iki gün kalacağımız otelin adresine bakmak için rezervasyonlarımı kontrol ettiğimde ikinci gün için rezervasyon yaptırmayı unuttuğumu farkettim. Yani bir gece sokakta kalacaktık! O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü desem yeridir. Üstelik anlaştığımız fiyatın yalnızca bir gecelik olması da bizi sarsmıştı. 
İlk iş otele gidip yerleşmeye karar verdik. Ancak İtalya'nın çoğu yerinde başınıza gelebileceği gibi buraya da vardığımızda otelin dolu olduğunu ancak benzer özelliklerde kardeş bir otele yerleştirileceğimizi öğrendik. Götürdükleri yeni otel, Duomo'nun hemen karşısında, apartmandan pansiyona çevrilmiş oldukça basit bir yerdi. Daha önceki deneyimimde bundan çok daha kötü yerlerde kalmış olduğum için ertesi gün kalabilecek olmamızı öğrenmemiz bizim için yeterliydi. Bu arada karşılaştırma yapılacak olursak, biraz daha uzak mesafede Arno nehri kıyısında çok daha lüks bir otele verdiğimiz iki gecelik fiyat kadar bir meblağa patlamıştı ama yapacak birşey yoktu malesef. 


image

Eşyalarımızı bırakıp üstümüzü değiştirip kendimizi sokaklara attık. Duomo'nun civarını dolaşıp hızlıca Palazzo Vecchio'ya geçtik. İşlemlerimiz tamamdı ancak evrak işlerinin nikah tarihinden önce halledilmesi gerekiyordu. Harold ve Serap, bir önceki hafta güneye inip tatile gitmişti ve bizimle aynı gün Floransa'ya varmış olmaları gerekiyordu. Ancak tatil programında küçük bir değişiklikle ancak iki gün sonra gelebileceklerini mesaj atmışlardı. Bu durumda evrakları kendimiz teslim etmeliydik. 
Kimse ingilizce bilmediği için yarı ingilizce-yarı italyanca çat pat derdimizi anlatıp büroyu bulduk. Ama gittiğimizde kapanmıştı. İşlemleri ertesi güne bırakıp gezmeye devam ettik. Hem fotoğraf çekimleri için en uygun sokak ve mekanları keşfetme, hem de nikah sonrası öğle ve akşam yemeklerini yiyebileceğimiz güzel mekanlar keşfetmemiz gerekiyordu. Bunları önceden internetten de halledebilirdik belki ama hem vakit olmadığı için hem de yerinde görerek daha çok beğenebileceğimiz mekan bulma ihtimalimiz daha yüksek olduğundan oluruna bırakmıştık. 


image

Her sokağa girip çıktık, birçok restorana baktık, fiyat aldık, bol bol gezdik. En çok iki mekan arasında kaldık. Biri çok hoş bir trattoriaydı. Büyük kemerleri fresklerle bezeli, tam İtalyan havası olan muhteşem bir yerdi ama iç mekandı. Yazın sıcağında bunalan ve sigara içmek isteyen aile fertleri için daha ikincil tercih olacaktı. Diğeri ise Piazza della Repubblica'da turistik bölgede olduğu için pahalı ama çok hoş bir restorandı. Menüsüne bakmak için gittiğimizde tanıştık Ekin ile. (O zaman çok fazla sohbet etme şansı bulamamıştık ama İstanbul'a döndüğümüzde bile görüştük. Kendisi aslen bir doktor. İstanbul'da doktorluk yaptıktan sonra sıkılıp Floransa'da sanat üzerine master yapmak için taşınmış. Ara ara bu restoranda çalışıp, evde bol bol kitap çevirileri yaparak geçiriyormuş zamanını. Muazzam bir İtalyancası olduğunu söylememe gerek yok sanırım.) Bizim için güzel bir masa ayarlayabileceğini ve uygun bir menü oluşturacağını söyleyip iletişim bilgilerini verdi. Böylece restoran konusunda net olarak karar verememiş olsak da seçeneklerimizi ikiye indirmiştik. Ayrıca sokakları tavaf edip nerelerde bol bol vakit geçireceğimizi de aklımıza not etmiştik. 


image

Artık biraz romantizm, biraz Floransa keyfi zamanıydı. Her ne kadar geziyorum deyin, aklınızda birşeyi yapmak varsa tam anlamıyla gezmiş sayılmazsınız. Bunun için zihninizin boş olması ve etrafta amaçsızca gezmeniz gerek. Ancak bu şekilde çevrenizdekileri farkedebilirsiniz. Biz de herşeyi bir kenara bırakıp Ponte Vecchio'dan karşıya geçip dünyaca ünlü Boboli bahçelerine ev sahipliği yapan Palazzo Pitti ve civarını dolaştık. Arno nehrinin kıyısında dinlendik. Güneşle birlikte artık kaçma vaktidir. Büyük güne son 3… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder