9 Ekim 2014 Perşembe

MILANO ↔ COMO


image

Como, Milano'ya yalnızca yarım saat mesafede sessizlik ve dinginliği yakalayabileceğiniz küçük bir kasaba. Küçücük bir tren istasyonu, yemyeşil kısa bir yoldan sizi kent merkezine çıkarıyor.

image
image

İtalya'yı bu sefer sevgilimle gezerek başka bir açıdan görmeye çalışıyorum. Aslında onu da keşfediyorum. İstasyonun hemen çıkışındaki bisikletler ilgisini çekiyor. Sürmeyi bilmediğim için yanından geçip sallamadığım bisikletlere bakınıyoruz ama Como kartı olmayanlara bisiklet yok. 

image

Gün 20 Temmuz ve Pazar. Pazar günleri, İtalya'da başınıza gelebilecek en zor zaman dilimleri. Heryer kapalı. Muhtemelen herkes evinde uyuyor veya kahvaltı ediyor. Şehirde dolaşan birilerini görmek imkansız gibi. Neyseki Duomo'dan dağılan insanlar kent merkezinde biraz hareketlilik yaratıyor. Normal şartlarda kalabalık ve izdihama tahammül edemiyorum. Bu kadar hareketlilik bizim için kafi. Hava biraz bulutlu ama en azından yağmur olmadığı için seviniyoruz. 

image

Duomo'ya giremeyecek kadar dekolteliyim. Kapının köşesinden içerisini kesmekle yetindim. İsmail, hızlıca turlayıp fotoğrafladı. Bu kadar kilise-müze çok bile. Hızlıca sokaklarına dağılmalı, nerde ne var keşfetmeliyiz. Farkettim ki benim de algım ve bakış açım geçen zamanla epey değişmiş. Önceleri mimari detay ne varsa çekiyordum. Artık mağaza-kafe-restoran gibi mekanlar daha çok ilgimi çekiyor fotoğraflamak için. Odak işe kayıyormuş demek ki… 

image

Vintage pazarına denk gelince kendimi kaybediyorum. Çantalar, bavullar, radyolar, plaklar, fotoğraf makineleri… yok yok.. İtalyancayı unutmuşum, konuşamıyorum ama karşımdakini anlayabiliyorum. Fiyat soruyorum, tarihini anlatıyorlar, sonra merak edip soru soruyorlar: nerdensiniz, nerden italyanca biliyorsunuz… en çok evlenecek olmamız ilgilerini çekiyor. Öyle ya 4 gün sonra nikahımız var. Herkes çok sıcak ve içten. Bu samimiyeti özlemişim en çok… :)

image

Bu bölgedeki son günümüz olduğu için bu sefer tekne turuna çıkmıyoruz. Vakti olanlar için tekne turunu mutlaka öneriyorum. En azından Bellagio'ya kadar gidip gelen bir tur mutlaka sizi hem dinginleştirecek hem de civar kıyılardaki evlere ve yeşil örtüye hayran kalacaksınız. Gidiş-geliş yaklaşık 25€'ya yaklaşık 4 saatlik tur yapmış oluyorsunuz. Bellagio'da da teknenizi beklerken civarları mutlaka görün. Biz tren saatimize kadar sahilde yürümeyi tercih ettik. 

image

Milano'ya döndüğümüzde güneş hala batmamıştı. Dolayısıyla kendimizi jet hızıyla kaleye attık. Orta avludan geçip şatonun arkasında uzanan Parco Sempione’ye girdik. Yemyeşil bahçeleri, gölleriyle Milano'luların en sevdiği yerlerden biri. Visconti ailesinin çöküşüyle birlikte buradaki ilk şato yıkılmış ve ardından Milano’nun yeni hakimi olan Sforza günümüzde gördüğümüz yeni şatoyu, yani Castello Sforzesco’yu yaptırmış. 
Parco Sempione piknik veya yürüyüş yapmak için harika bir yer. Farklı etkinlikler için de çok uygun. Biz küçük bir milangoya denk geldik. Tango severler için bu tip etkinlikler oldukça fazla. Gitmişken farklı memlekette farklı kültürden insanlarla mutlaka deneyimleyin. 

image

Günün son saatlerini yine Duomo meydanında geçirdikten sonra erkenden otele dönelim dedik, önümüzdeki birkaç gün inanılmaz bir yoğunluk olacağı için. Lakin mümkün olmadı. Telefonların şarjı bitince navigasyonsuz kaldık. Eski usul kitaptaki harita ile gitmeye çalışınca yolu epey uzattık. Önceki yazımda bahsettiğim kenti çevreleyen cadde üzerinden dönmeye çalıştık. Gecenin bir saatinde otele döndüğümüzde yorgunluktan ölüyorduk. Bunun gezinin genelinde bir rutin problem olacağından habersiz uykuya daldık. :)
Milano ve Como gezilecek yerler için tıklayın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder